Gülmek nasıl yazılır bilemem emme benim yazı dilimde gülmek ‘’hahhayyyt’’
Eski ahitte Hz. Âdemin dünyada Havva annemizindi Cennete yaratıldığı yazar.
Yüce kitabimiz Kur’an-da!
“Ey insanlar! Biz sizi bir erkek, bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız (sorumluluk bilinci ile hareket edip) duyarlı olmada en ileride olanınızdır.” (Hucurat Suresi 13)der ve bir başka ayette
Allah herkese yaptıkları iyiliklerin karşılığını en güzel şekilde verecektir: “Erkek olsun, kadın olsun, her kim inanmış olarak iyi fiiller gerçekleştirirse onu mutlaka güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle mutlaka veririz.” (Nahl Suresi 97).
Kadın ve erkek, her devirde, her coğrafyada, her kültürde birbirlerini tamamlayarak yaşamış ve varlıklarını sürdürmüşlerdir. Biyolojik ve fiziksel nedenlerden ötürü cinsiyete dayalı iş bölümü yapılmış, bazen kadın oldukça ön plana çıkmıştır. Anaerkil kültürlerde doğurganlığı sebebiyle kadın kutsal kabul edilmiştir. Ancak bazen de geri planda yaşamını sürdürmek zorunda kalmışlardır. Çok eski devirlerden beri, devlet kurma geleneğine sahip olan Türk topluluklarında kadına ait bir yer, bir konum oluşmuştur.
Kadın bazen Leyla bazense Züleyha olmuştur: ‘’Ya seven yada sevilen’’ olsa da erkeklerin bazen nefes bazense nefis terbiyecisi olmuştur. Bizim kültür ve inancımızda Kadın erkeğin evdeşidir ev arkadaşı yoldaşıdır.
Son birkaç yıldır ülkemizde siyasetçilerin iktidar sevdaları, İstanbul Sözleşmesi ile çekirdek aile kavramını yok ederek baş tacı kadınlarımız varlık sahasının dışına itilmiştir.
Türkiye’nin önde gelen kadın sivil toplum kuruluşu birkaç hafta önce TV ve sosyal medyada sözde kadına şiddete karşı ayılar üzerinden kamu spotu adı altında yayımladığı reklamda Türk erkeğinden çok insanını rencide etmiştir.
Kadının beyanı esastır, kadına pozitif ayrıcalık diye diye kadınları nezaket kurallarının dışına iterek resmen canileştirdiniz.
Hızlı tüketimin, reklamın, cinsellik, bozulan düzenin kadınlarımızı neredeyse hayatın tek öznesi durumuna getirilmiştir.
En acı olanı ise arabalar üzerinde bikinili kadınlar; üzerinde kocaman biz yazı ‘’deneme sürüşüne ne dersiniz’’?
Garip olacak; ama “Kadın mı arabamı?” Demeden geçemiyor insan.
Kadınlarımızın nezaketten, zarafetten, hayâdan, fıtrattan ne kadar uzaklaştığının göstergesidir.
Gün olmasın ki bir kadın haberi Türkiye’nin gündemine oturmasın.
Kadınların erkeklere oranla daha az şiddete başvuruyor olması, kadınların fizikten güçsüz olmasıdır. Fırsatını bulunca erkekten farkı kalmadığını, hatta erkeği mumla arattığını yaşanan vakalardan anlıyoruz.
Doğurduğu çocuğu çöpe atanlar, öldürüp sağa sola bırakanlar; sevgilisiyle bir olup kocasını katleden kadınlar, Dostuyla bir olup 10 yaşındaki çocuğunu öldüren Sakaryalı anne, İzmir’de sevgilisiyle birlikte 5 yaşındaki Eymen bebeği döverek öldüren cani anne, doğurduğu bebeği çatı katında ölüme terk eden cani anne Devrim, dostuyla bir olup kocasını öldüren kadınlar emin olun liste uzayıp gidiyor.
En rezil olanı kocası karpuz almadığı için kendine kebap yerdirdi diye iki çocuğunu bırakıp kaçan kadından söz etmiyorsunuz. Kadın 10 yıllık evli, 3 çocuğu var üstelik birlikte olduğu 3 tanede erkek var. İşin garip tarafı bu çocuklar ne kocasından ne de birlikte olduğu adamlardan. Bir kadın nasıl olur da bu kadar edepsizleşebilir, insanlıktan çıkabilir? Kendisini güçlü kılan nezaketini, zarafetini terk edip çirkefleşip çirkinleşebiliyor demenden edemiyor insan.
Almanya çocuk bankası kurdu doğrun getrin bırakın biz bakarız. Kim kime dum duma!
Avrupa’da öz kardeşi, yeğeni hatta öz kızıyla bilmeden evlenen insanların sayısı oldukça fazla. Birçoğunuz Allah bizden uzak etsin der gibisiniz amma lakin bu gidişle kaçınılmaz sonumuz olacak.
Şiddet sorununu, hiçbir bilimsel veri olmadan “erkeğin kadına uyguladığı şiddet” diye diye televizyonlarda, sosyal medyada bangır bangır bağırıp kadını erkeğe, erkeği kadına düşman hâle getirirsiniz.
Şiddeti insanlık sorunu olarak değil kadına şiddet diye ayırırdınız erkeği canavar, psikopat, vahşi hayvan gibi lanse edip Türk aile toplumun köküne kezzap döktünüz. Yıkılmaz dediğiniz aileler bir bir çürüyor.
Helal olsun demeyeceğim, yazıklar olsun kadının beyanı esastır sözünüzü çok iyi tuttunuz.
Hele bir de kanı bozuksa kadın; şimdi bu ahlaksız, edepsiz, şirret tavrı üzerine bir de beni taciz etti diye şikâyetçi olsa adamı sorgusuz sualsiz içeri tıkarlar!
Adam karşılık verse “ aaaaa kadına şiddet” diye yaygara kopartırlar.
Son olarak bir baba 18 yaşında bir genci kızını hamile bıraktığı için öldürmüştü karakol çıkışında babaya mikrofon uzatıldı baba kendinden emin ‘’kızımın namusunu temizledim’’ dedi.
Herkes; “helal olsun kızının namusunu temizledi” dedi.
Gencin ailesi işte bir gariplik olduğunu anlayıp mahkemeye başvurarak çocuğun DNA’sını istediler ve olanlar oldu. Çocuk, öldürülen gençten çıkmadı. Kız itiraf etti çocuğun babasının arkadaşı ve yakın akrabasından olduğunu, babasından korktuğu için bakmış bizim genç saftirik onun üzerine atmış. Belki kız da bu olayların bu noktaya geleceğini bilse yalana başvurmazdı. Sonuç gencecik yaşta, bir iftira yüzünden toprağa giren bir daha yeşeremeyen bir delikanlı; arkasında ölene kadar acısı dinmeyen anne ve baba. Kızımız ve babası, hapishane duvarlarına çentik atarak dışarı çıkacakları günü sayıyorlar. Ne mi olur en fazla şehir değiştirip hayatlarına devam ederler.
İşin özü bir can toprağa düşmeye görsün. Değil bir bahar, bin bahar geçse de bir daha yeşermez hayat.
Usdadim yazi cok kapsamli cok genis leziz anlasilir Parmak basmadiginiz yer kalmamis cerceve genis olmus kalemine yuregine saglik varol s imam torunu