Gregoryen takvimine göre 6 Mayıs, eskiden kullanılan Rumi takvime göre ise 23 Nisan Hıdırellez günüdür. 6 Mayıs'tan başlayıp 7 Kasım'a kadar olan süre "Hızır Günleri" olarak adlandırılırken, 8 Kasım'dan 5 Mayıs'a kadar olan süre "Kasım Günleri" olarak bilinir. Bu nedenle, 5 Mayıs gecesi kış mevsiminin sona erdiği ve sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelir. Türkiye'de Hıdrellez Bayramı, 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece kutlanır.
Bugün aynı zamanda Hristiyanlar tarafından baharın ve doğanın uyanışının ilk günü olarak kabul edilir. Rum Ortodoks kilisesi Aya Yorgi'yi, Katolikler ise "Aziz George"u bu günü kutlamak için seçerler.
Hıdırellez'in UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miraslar Listesi'ne alınması için 2010 yılında başlayan çalışmalar sonucunda 2017 yılında listeye dahil edilmiştir.
Ortaya Çıkışı
Hıdırellez'in kökeni konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bazıları Hıdırellez'in Orta Asya, Orta Doğu ve Anadolu kültürlerine ait olduğunu savunurken, bazıları ise İslamiyet öncesi Orta Asya Türk kültür ve inançlarına dayandığını ileri sürer.
Eski Türkler, baharın gelişini 21 Haziran'da kutlardı. Günümüzde Anadolu'da hala dilek dilenmiş kâğıdın ağaca asılması, ateşten atlamak gibi eski Türk ritüelleri devam etmektedir. Ancak Hıdırellez'i sadece bir kültüre mal etmek mümkün değildir.
İlk Çağ'dan itibaren Mezopotamya, Anadolu, İran, Osmanlı İmparatorluğu'nun hakim olduğu Balkanlar ve hatta Doğu Akdeniz ülkelerinde bahar veya yazın gelişiyle ilgili çeşitli sevinç kutlamaları yapılmıştır. Bazı yazılı kaynaklar, bu tür ritüellerin en eski örneklerinin Mezopotamya'da, özellikle Ur şehrinde gerçekleştirildiğini göstermektedir. Kışın sona ermesiyle kutlanan bu ritüeller, Fırat ve Dicle nehirlerinin bereketini temsil etmekteydi.
Hızır İnancı
Hızır, İslam mitolojisinde ölümsüzlüğe ulaşmış bir ermiş veya peygamber olarak kabul edilir. Halk arasında Hızır'ın, bolluk ve sağlık dağıtarak insanlara yardım ettiğine inanılır ve baharda tabiatın uyanmasını sağladığı düşünülür. Halk inancında, Hızır'ın sahip olduğuna inanılan özellikler arasında insanlara şifa, sağlık ve uğur getirmesi, tabiattaki dirilişin, uyanışın ve canlılığın insanlara yansıması bulunur.
Hızır'a dair inanışlar sadece Anadolu'da değil, Kafkasya, Trakya, Kırım, Azerbaycan ve Suriye gibi birçok yerde de mevcuttur. Bu da Hızır'ın İslam dünyasında yaygın bir inanç olduğunu gösterir. Ancak Hızır'ın belirli bir hüviyete bürünmemiş bir sembol olduğu düşünülür.
Halk arasında Hızır'a yönelik inanışlar, eski dönemlere dayanan ve İslamiyet öncesi kültürlere dayanan unsurları da içerir. Örneğin, "Gök Sakallı, Ak Sakallı Kocalar" gibi figürler, medet umulan, yardım istenen ve insanlara kılavuzluk etmesi beklenen kurtarıcı güçler olarak kabul edilirlerdi. Bu inanışlar, barış, mutluluk, sağlık ve refah getirdiğine inanılan bir varlık olarak Hızır'ın önemini vurgular.
Kur’an-ı Kerim’de Hızır
Kur'an'da Kehf Suresi'nde (60-82) Musa ile genç bir adamın ilginç bir macerası anlatılır. Hikayede, Musa'nın yolculuğu sırasında yaşadığı bir dizi olayı ve bir gençle karşılaşmasını anlatır. Bu genç, Allah'ın bir lütfu olarak nitelendirilir, ona özel bir bilgi verilir. Ancak Kur'an'da bu genç için Hızır ismi belirtilmez. Fakat İslam geleneğinde, çeşitli hadislerde bu genç adamın Hızır olduğu söylenir.
Hikayenin geçtiği yer, "iki denizin birleştiği yer" olarak ifade edilir. Musa ve genç adam, uzun bir yolculuktan sonra deniz kenarında bir mola verirler. Yemek için getirdikleri balık, bir mucize eseri kaçar, ardından bu olayla birlikte hikaye başlar.
İlgili ayette (65), Musa ve genç adamın karşılaştığı kişi, Allah'ın özel bir lütfuyla donatılmış bir kul olarak tanımlanır. Ona Allah'ın bir rahmeti verilmiş ve kendisine özel bir bilgi öğretilmiştir. Bu kişinin Hızır olduğuna işaret edilir, çünkü hikayenin devamında Musa ile yaşadığı olaylar ve öğrettikleri, Hızır'ın hikayesiyle uyumlu olduğu düşünülür.
Hıdırellez Gelenekleri
Hıdırellez günü, Anadolu'da baharın müjdecisi olarak kabul edilir ve insanlar bu özel günü kutlamak için çeşitli ritüeller gerçekleştirirler. Bu gelenekler genellikle yeşil ve sulak alanlarda, su kenarlarında veya kutsal mekanlarda gerçekleştirilir. Bu nedenle, bu kutlamalar bazen "Hıdırlık" olarak adlandırılır.
Geleneksel olarak, insanlar Hızır'ın gezdiği kabul edilen yeşil alanlara giderler, çiçek toplarlar, oyunlar oynarlar ve baharın ilk kuzusunu kesip yerler. Toplanan çiçeklerden yapılan çayın hastalıklara iyi geldiğine, kırk gün boyunca bu çayla yıkanmanın gençleşmeye ve güzelleşmeye yardımcı olduğuna inanılır.
"Hızır Hakkı" için kuzu kesmek, Hızır geleneğinin yaygın bir parçasıdır. Ayrıca, Hızır'ın dokunduğuna inanılan şeylerin bereketlendiğine dair bir inanç vardır. Bu nedenle, Hızır günü arifesinde yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin açık bırakılması geleneği yaygındır.
Bazı bölgelerde, Hızır'a ulaşmak için sadaka verme, oruç tutma ve kurban kesme gibi ritüeller uygulanır. Kurbanlar ve adaklar genellikle "Hızır hakkı" için yapılır çünkü bu hazırlıkların tümü Hızır'la karşılaşmayı umut eder.
Hızır Sopası geleneği, bazı yerlerde hastalıkların ve ağrıların şifası olarak kabul edilir. Bu sopanın ağrıyan yerlere vurulmasıyla ağrıların geçeceğine inanılır.
Hıdrellezde baht açma törenleri oldukça yaygındır. Talih ve kısmet açmak isteyen genç kızlar ve kadınlar, çömleğe eşyalarını atarlar ve çömleğin ağzı kapatılarak bir gece boyunca bir gül ağacının altında bekletilir. Ertesi gün, çömleği açarak eşyalarını çıkarmak, bahtlarının açılmasını umdukları bir ritüeldir. Bu törenlere farklı adlar verilir ve farklı bölgelerde farklı uygulamalarla gerçekleştirilir.
Gagavuz Türklerinde "Hederlez" bayramı
Gagavuz halkı, yaz ve kış olmak üzere iki döneme ayırılan bir takvime sahiptir. Yazın başındaki önemli bir halk bayramı olan "Hederlez", 6 Mayıs'ta kutlanır ve bu ay, Georgy günü olarak başlar. Kış ayı ise Dmitriy'in günü olan 8 Kasım'da başlar ve "Kasım" tatilinde kutlanır. Moldova'nın 23 Aralık 1994'te Gagavuzya'ya tanıdığı özel statü kapsamında, bu iki bayram resmi tatil olarak kabul edilmiştir.
Gagavuz Türklerinde Hederlez (Ay Georgiy), yılın en önemli bayramlarından biri olarak kabul edilir ve üç gün sürer. Bu bayramda, yaz aylarında hayvancılıkla ilgili işlerin başladığı döneme girilir. Çobanlarla birlikte parasal ve diğer anma törenleri yapılır. Festivalin önemli bir parçası, kuzu kesme geleneğidir. Bulgur veya pilavla doldurulan kurban kuzusu fırında pişirilir. Hederlez'de, yakın zamanda ölen bir akrabanın ruhuna, birinin sağlığına kavuşması veya askerden dönmesi için "kurban" kesilir. Ayrıca, yeni evlenecek çiftler için muhteşem düğünler düzenlenir.
Hederlez bayramı, her Gagavuz evinde veya bahçede bir sofra kurularak kutlanır. Komşular, akrabalar ve misafirler davet edilir ve geleneksel olarak şarap ikram edilir. Arnaut, Gagavuz ve Bulgarların yaşadığı Karakurt köyünde (Ukrayna'nın Odessa bölgesinin Bolgrad ilçesi), festival sokaklarda kutlanır. Uzun masalar kurulur ve herkes getirdiği "kurbanını", şarap ve ev yapımı yiyecekleri paylaşır.
Ay Georgiy adını taşıyan kiliselerin bulunduğu yerlerde, tüm halkın katılımıyla kurban bayramları düzenlenir. Gagavuzların "Tanrısallık" dediği kurban tosunları bir yıl önceden hazırlanır.
Hederlez bayramında, çocuklar için at yarışları, spor oyunları ve güreşler düzenlenir. Pehlivanlar çevre ülkelerden gelir ve klarnet, kemençe veya gayda eşliğinde serbest güreş yaparlar. Kazananlara pahalı ödüller verilir ve şampiyon "pelivan", boynuna kırmızı bir kurdele takılan bir koyunla ödüllendirilir. Bu kişi, diğer pehlivanların etrafında üç kez tur atar ve saygı görür.